Maç Önİzlemesi: FC Barcelona – Olimpia Milano (28.10.25)

Maç Önİzlemesi: FC Barcelona – Olimpia Milano (28.10.25)

28 Ekim 2025 Kapalı Yazar: baskethaber basket

Euroleague 7. Hafta mücadelesinde FC Barcelona Salı günü saat 22:30’da Olimpia Milano ile karşılaşacak.

Palau Blaugrana’da oynanacak ve S Sport ekranlarında yayınlanacak olan karşılaşma öncesinde gelin takımların son durumlarına birlikte göz atalım, keyifli okumalar.

🔵 Barcelona: Dalgalı Başlangıç, Belirsiz Kimlik

Sezona inişli çıkışlı bir grafikle başlayan Barcelona, şu ana kadar EuroLeague’de tam olarak hangi seviyede olduğunu gösterebilmiş değil. 3 galibiyet – 3 mağlubiyet ile dengeyi koruyan Katalan ekibi, güçlü takımlara karşı etkileyici galibiyetler alsa da, kâğıt üzerinde daha zayıf rakiplere karşı sürpriz yenilgiler yaşadı. Özellikle Belgrad’da Maccabi Tel Aviv’i 92–71 gibi ezici bir skorla geçtikten sonra, Dubai deplasmanında 83–78’lik mağlubiyet ve hemen ardından Zalgiris’e karşı alınan 88–73’lük ağır iç saha yenilgisi, takımın istikrarsız yapısını bir kez daha ortaya koydu. Panathinaikos deplasmanında alınan değerli galibiyet bu tabloyu hafifletse de, Barcelona’nın oyun içi dengesizlikleri ve savunma problemleri, EuroLeague’in ilk haftalarında dikkat çekiyor.

Takımın en büyük sorunlarından biri, yeni transfer Kevin Punter’ın form düşüklüğü. Yaz döneminde “lider skorer” kimliğiyle transfer edilen Punter, şu ana kadar bu rolün hakkını veremedi. Sezon boyunca sadece bir maçta 15 sayı barajını aşabildi; son iki karşılaşmada toplamda yalnızca 9 sayıda kaldı. Dubai maçında 2 sayı – 1 asist ile oynayıp son dakikalarda yaptığı hatalarla dikkat çekti. Zalgiris karşısında ise tamamen silik bir görüntü çizdi, takım da onunla birlikte hücumda tıkanarak sadece 73 sayıda kaldı.

Buna karşın, Tornike Shengelia sezonun en istikrarlı ismi konumunda. Gürcü forvet, her maçta hücumda süreklilik sağlayıp takımı ayakta tutmayı başarıyor. Onun dışında, Willy Hernangomez, Dario Brizuela, Myles Cale ve Will Clyburn zaman zaman parlayan ama süreklilik sağlayamayan isimler oldular. Özellikle Panathinaikos karşısındaki maçta Barcelona’nın ne kadar etkili olabileceği görüldü: sabırlı hücum, doğru pas trafiği ve yüksek yüzdeli şut tercihleriyle oynadıklarında, bu kadro hâlâ Avrupa’nın en üretken takımlarından biri. Nitekim Barcelona şu anda EuroLeague’in üçüncü en iyi hücum ortalamasına sahip. Ancak işin savunma kısmında işler tersine dönüyor — en kötü savunma takımı konumundalar. Koç Roger Grimau’nun elindeki bu ofansif ağırlıklı kadro, topa baskı ve geçiş savunmasında büyük zaaflar yaşıyor. Eğer savunma düzeni oturmazsa, hücum potansiyelleri bile onları üst sıralara taşımaya yetmeyebilir.

🔴 Milano: Sakatlıklarla Sınanan Dirençli Bir Kadro

Olimpia Milano, son yıllarda olduğu gibi bu sezona da sakatlıkların gölgesinde başladı. Ettore Messina’nın öğrencileri, şu ana kadar oynadıkları altı EuroLeague maçında sadece iki galibiyet alabildiler (2–4). Son maçta deplasmanda Valencia’ya 103–100 yenildiler; ancak bu maçta gösterdikleri geri dönüş çabası, takımın mücadele gücü açısından olumlu bir sinyaldi. 22 sayı geriden gelerek farkı kapatmaları, eksik kadroya rağmen pes etmeyen bir yapıya sahip olduklarını gösterdi. Önceki haftada alınan Zalgiris galibiyeti (89–78) moralleri yükseltmişti, fakat Bayern Münih deplasmanındaki 64–53’lük skor hâlâ takımın hücum üretkenliği konusundaki problemlerini özetliyor.

Messina, bir kez daha eksiklerle mücadele ediyor. Zach LeDay, Lorenzo Brown ve Josh Nebo gibi kilit oyuncular sakatlıkları nedeniyle süre alamıyor. Üstelik Vlatko Čančar ile kontrat feshi, rotasyon derinliğini daha da daralttı. Bu tabloya rağmen, Milano geçtiğimiz haftalarda Nate Sestina takviyesiyle biraz nefes aldı. Ancak bu transfer, sakatlık problemlerinin yarattığı boşluğu doldurmak için yeterli görünmüyor. Şu anda takımın hücum yükü, büyük ölçüde Marko Guduric, Shavon Shields, Armoni Brooks ve Devin Booker dörtlüsüne dayanıyor. Bu isimlerin hiçbiri istikrarlı bir form grafiği yakalayamadı.

Yine de bir isim son maçta öne çıktı: Leandro Bolmaro. Arjantinli guard, Valencia karşısında kariyer rekoru olan 31 sayıya ulaştı ve Milano’yu maçın sonuna kadar taşıdı. Ancak maçın kritik anlarında, Marko Guduric’in iki kez kaçırdığı şutlar galibiyetin kaçmasına neden oldu. Takım genelinde tempo oldukça düşük — Milano şu anda EuroLeague’in en yavaş ikinci takımı konumunda. Ettore Messina’nın felsefesi gereği, oyunu yarı sahada oynayıp topa değer vermeyi tercih ediyorlar. Üç sayılık atışlarda ligde beşinci sıradalar (%38 civarı), ancak iki sayılık atışlarda ikinci en kötü takım. Bu da Nebo ve LeDay gibi boyalı alan bitiricilerinin yokluğunun hücuma ne kadar zarar verdiğini açıkça gösteriyor.

⚖️ Genel Değerlendirme: Farklı Sorunlar, Aynı Arayış

Bu maç, hem Barcelona hem Milano için “kendini yeniden bulma” sınavı niteliğinde. Katalan temsilcisi ofansif gücüyle ön planda olsa da, savunmadaki zaafları nedeniyle her maçta yüksek skorlar yiyor. Milano ise tam tersi bir profil çiziyor: düşük tempolu, savunma merkezli ama hücumda üretkenliği sınırlı bir takım. Bu zıtlık, taktiksel açıdan oldukça ilgi çekici bir karşılaşma vaat ediyor.

Barcelona cephesinde dikkat edilmesi gereken konu, Kevin Punter’ın yeniden ritim bulup bulamayacağı. Shengelia’nın istikrarlı katkısı sürse de, Punter’ın verimsizliği hücumun tıkanmasına neden oluyor. Savunmada daha kompakt bir yapı kurmak, Barcelona’nın önceliği olmalı. Milano içinse, tempoyu mümkün olduğunca düşürmek ve hücumda pas sabrını korumak en doğru strateji olacak. Bolmaro’nun son haftalardaki formu umut verici; Guduric’in verimliliği ise maçın kaderini belirleyebilir.

Özetle, Barcelona hücumuyla, Milano savunmasıyla var olmaya çalışan iki farklı felsefe karşı karşıya geliyor. Bir tarafta tempo, pas trafiği ve dış şut potansiyeli; diğer tarafta disiplin, sabır ve kontrollü oyun anlayışı var. Bu maç, sadece skor tabelasında değil, stratejik anlamda da “oyun tarzlarının savaşı” olarak öne çıkacak. 🏀🔥