
Alkışlarla, Büyük Bir Gururla, Teşekkürler “Yeniden 12 Dev Adam”
15 Eylül 2025FIBA Eurobasket 2025 başlarken yayınlanan ilk güç sıralamasında zaten A Milli Takımımız 4. sırada yer almıştı, aslında tüm basketbolseverler milli takımımızın yüksek potansiyelinin farkındaydı.
Yine de bu tarz turnuvalarda özellikle son yıllarda yaşadığımız hayal kırıklıkları ve tam 24 yıl boyunca bir türlü madalya için podyuma çıkamamış olmamız kafalarda yine soru işaretlerinin doğmasına neden olmuştu, hepimiz “ilk maçta ev sahibi Letonya’yı bir geçelim sonrasını sonra düşünürüz” modundaydık aslında.
Letonya’yı farklı yendik, herkesin şampiyonluk favorisi olarak gördüğü Sırbistan’ı devirdik ve bir baktık ki grubu namağlup lider olarak tamamlamışız! İşte burada daha da ilginçleşmeye başladı çünkü oluşan turnuva ağacı bize çok avantajlı eşleşmeler getirecekti. Çünkü finale kadar Almanya ve Sırbistan ile eşleşmekten de kaçtık grubu lider olarak tamamlayarak. Buna ek olarak Fransa, Sırbistan, İspanya gibi rakiplerin erkenden turnuvaya veda etmeleri de ekmeğimize yağ sürdü elbette.
Aslında gruptaki Sırbistan maçından sonra ilk ciddi sınavımızı yarı finalde Yunanistan’a karşı verdik ama ne sınav! Koç Ataman’ın Giannis için hazırladığı harika savunma planı ve başta Ercan olmak üzere bunu takımca beraber sahaya kusursuz şekilde koymamız bize tarihi bir zafer getirdi. Aslan parçaları Yunanistan’ı çok farklı geçerken 24 yıl sonra ilk kez bir FIBA turnuvasında finale çıkmayı da başarmış oldu.
Bu noktadan itibaren zaten bizim görevimiz koç Ataman ve teknik ekibi, tüm oyuncuları ayakta alkışlamak oldu. Ben kendi adıma aralıksız şekilde, final maçının sonuna kadar da alkışlamaya devam ettim. Çünkü bu takım bizi kazanmaya alıştırdı, yeniden 12 Dev Adam ruhunu doğurdu, yeniden bizim zannedildiği gibi futbol ülkesi olmadığımızı gösterdi! O yüzden finalin sonucu bu alkışları, bu büyük gururu asla ama asla gölgelemedi zaten.
Evet gelelim hepimizin uzun bir “ah” çekmesine neden olan final maçına… Öncelikle Almanya’nın gerçekten bir makina olduğunu tekrar görmüş olduk. Müthiş bir disiplin ve üst seviye bir kondüsyona sahipler. Net olarak NBA temposunda oyuyorlar ve her zaman bir skor opsiyonu çıkarıyorlar. Bize karşı da Schröder’in dinlendiği ya da Wagner’i durdurduğumuz anlarda Obst, Tristan Da Silva ve elbette Bonga gibi alternatif skor opsiyonlarını hep çıkardılar, hatta son anlarda maçın suskun ismi Theis bile attığı kritik üçlükle bu ekstraya katıldı. Genç bir takım olmamıza rağmen onların temposuna ayak uydurmakta zorlandık ve nitekim hiç çıkmadan 40 dakika oynayan, sadece 2 dakika dinlenebilen Larkin başta olmak üzere önemli oyuncularımız son anlarda yoruldular. Ayrıca Dünya Şampiyonu kadrodan 9 isimle burada yer alan, bu tarz maçları oynamayı çok iyi bilen bir takım olduklarını da hatırlattılar. Biz ise tecrübesizliğimize yenik düştük, son anlarda verdiğimiz hücum ribaundu, Schröder’e erken faul yapamadığımız için yediğimiz sol turnike ve son hücumda yaptığımız tercih hataları da Almanya’nın ekmeğine yağ sürdü. Maalesef yarı finalde olduğu gibi Ercan gibi bir x-faktör de bulamayınca maçın sonunu getiremedik.
Evet şuanda tüm basketbolseverler üzgün, kimse rahat uyuyamayacak bugün belki ama bunun nedeni bu çocukların ve tabi koç Ataman’ın bize sergiledikleri basketbolla şampiyonluğa inandımaları oldu! Şuanda üzülüyoruz çünkü şampiyon olabilirdik, bunu gördük, hissettik… Ama diyoruz ya işte hissettik, dolayısıyla bize uzun yıllardır milli takımlar nezdinde unuttuğumuz bu duyguları yeniden yaşatan, ülkedeki gençlere tekrar basketbolu sevdiren bu altın jenerasyonla gurur duyarak, 12 Dev Adam şarkısını mırıldanarak uyuyalım bu gece.
Her kulvarda iddiasını ortaya koyan, bu turnuvada da madalya iddiasını gerçeğe dönüştüren ve turvanın en iyi koçu seçilen Ergin Ataman, 23 yaşında ülkesinin lideri olan ve bunu ortaya koyduğu saygın ve kaliteli bsaketbolla arkadaşlarına da kabul ettiren dev All-Star oyuncumuz, süper yıldızımız Alperen Şengün, yarı finalde bile oynaması zor denen, sakat sakat sahaya çıkıp takımı taşıyan, ardından da finalde 40 dakika, hiç çıkmadan sahada kalan, turnuvanın en çok üçlük isabeti bulan oyuncusu kaptan Cedi Osman, takıma geç katılması, sürekli sakatlanması eleştirilen, devşirme olarak forma giymesi sorgulanan ama turnuva boyunca tam anlamıyla kanının son damlasına kadar mücadele eden, gereken yerlerde sazı eline alan Shane Larkin, yarı finalin kahramanı, hem savunmada hem de hücumdaki performansıyla bu takımın 4 numarası olarak yerini sağlamlaştıran Ercan, ilk kez formasını giydiği A Milli Takım’da gençlik enerjisi, atletizmi ve çalışkanlığı ile ses getiren Adem, rakip guardların savunmada korkulu rüyası olan, spektaküler smaçları ve delici penetre gücü ile adından sıkça söz ettiren Şehmus, kariyer boyunca dış şutları nedeniyle eleştiriler alan ama bu turnuvada final maçı da dahil olmak üzere kritik yerlde üçlükleri ve yine savunmasıyla x-faktör olan Kenan… Siz başta olmak üzere tüm çocukların ve koç Ataman başta olmak üzere tüm teknik ekibi yürekten kutluyorum.
YENİDEN HOŞ GELDİN 12 DEV ADAM!