Maç Önİzlemesi: Chicago Bulls – Detroit Pistons (23.10.25)
23 Ekim 2025NBA Doğu Konferansı mücadelesinde Chicago Bulls 23 Ekim Perşembe günü saat 03:00’da Detroit Pistons ile karşılaşacak. Gelin birlikte karşılaşma öncesinde takımların durumlarını mercek altına alalım, keyifli okumalar.
🔴 Chicago Bulls: Sürekli Aynı Hikâyeyi Yazmaya Mahkûm Bir Takım
NBA’de bazı takımlar için en tehlikeli yer, “ortalama” olmaktır — ne zirveye oynamak için yeterince iyi, ne de yeniden yapılanma için yeterince kötü. Chicago Bulls tam olarak bu tanıma uyuyor, hem de yıllardır. Son üç sezonda Doğu Konferansı’nda 9 ile 11. sıralar arasında gidip gelen Bulls, ne tam anlamıyla dibe vurup bir yıldız adayı draft edebildi ne de istikrarlı bir biçimde playoff rekabetine girebildi. Son sekiz yılda yalnızca bir kez playoff yapabilen, aynı dönemde yalnızca bir kez ilk dört draft hakkı elde eden bu takım, artık NBA’in “sonsuz orta sınıfı” olarak anılıyor.
Bu yaz Chicago’da büyük bir değişim beklentisi vardı, ancak o da gerçekleşmedi. Takım hâlâ benzer yapısını koruyor ve bu da sezon öncesinde taraftarların umudunu sınırlıyor. Özellikle Nikola Vucevic, birkaç yıldır takas söylentilerinin merkezinde olmasına rağmen hâlâ takımda. 30 yaşını aşan tek oyuncu olarak Vucevic, hem hücumda hem savunmada denge unsuru olsa da, takımı ileriye taşıyacak fark yaratıcı bir yıldız değil. Onunla birlikte Bulls’un ana rotasyonu genç isimlerden oluşuyor, ancak bu genç çekirdek henüz bir kimlik oluşturabilmiş değil.
Josh Giddey, geçtiğimiz sezonki performansıyla dikkat çekmişti. Top dağıtımı, oyun görüşü ve saha içi enerjisiyle takımın hücumunu çeşitlendiren Giddey, bu sezon dış şut yüzdesini yükseltebilirse potansiyelini bir üst seviyeye çıkarabilir. Ancak Bulls’un kaderi sadece onun gelişimine bağlı değil. Matas Buzelis, sezonun son bölümünde zaman zaman parlayan bir çaylak olarak umut verse de hâlâ öğrenme sürecinde. Koç Billy Donovan, Buzelis’i savunma disiplini kazandırmak ve fiziksel temaslarda daha dirençli hale getirmek için daha kontrollü dakikalarla kullanmayı planlıyor.
Chicago’nun temel sorunu sistematik: ne hücumda kimliği net bir yapı var ne de savunmada istikrar. Zach LaVine’in bitiriciliği ve DeMar DeRozan’ın orta mesafe etkinliği gibi bireysel silahlar geçmişte zaman zaman işe yaradı, ancak bu tür bireysel çözümler artık modern NBA’de başarı getirmiyor. Hücumda top paylaşımı yetersiz, savunmada ise rotasyon zayıf kalıyor. Üstelik LaVine’in sakatlık geçmişi ve takas söylentileri, sezon boyunca takımın odağını dağıtabilir. Her şey bir yana, Bulls’un tavanı yine aynı görünüyor: Play-In potası civarı.
🔵 Detroit Pistons: Yeniden Doğuşun En Güzel Örneği
Geçtiğimiz beş yılını Doğu’nun dibinde geçiren Detroit Pistons, sabırla inşa ettiği planın meyvesini sonunda aldı. Geçen sezonu 6. sırada bitirip doğrudan playoff bileti almayı başaran Pistons, ilk turda New York Knicks’e 4–2 ile elense de, iki yıl öncesine kıyasla 30 galibiyetlik bir sıçrama gerçekleştirdi. Daha da etkileyici olan ise, bunu büyük transferler yapmadan, tamamen iç gelişim yoluyla başarmış olmalarıydı. Bu sezon, artık “gelecek takımı” etiketini üzerinden atıp istikrarlı bir playoff ekibi olma zamanları geldi.
Takımın merkezinde kuşkusuz Cade Cunningham var. Geçtiğimiz sezon gösterdiği liderlik performansıyla sadece Detroit’in değil, tüm ligin saygısını kazandı. All-NBA Third Team seçilmesi tesadüf değildi. Cunningham, yalnızca skor üretimiyle değil, oyunu yönlendirme becerisiyle de franchise’ın yeni yüzü haline geldi. Pistons’ın hücum kimliği artık onun kararlarına dayanıyor. Yanında oynayan isimler de bu düzende olgunlaşmaya başladı. Ausar Thompson atletizmiyle savunma sertliği sağlarken, Isaiah Stewart pota altında mücadele gücüyle fark yaratıyor.
Sezonun önemli hikâyelerinden biri, Jaden Ivey’nin dönüşü olacak. Geçen sezonun büyük bölümünü sakatlık nedeniyle kaçıran Ivey, Pistons’ın geleceğinde önemli bir rol oynayabilir. Sağlıklı bir Ivey, Cunningham’ın yanında ikinci bir top yönlendirici ve hücumda hız kazandıran bir unsur olarak takıma derinlik katabilir. Ancak kulislerde dolaşan haberler, yönetimin hem Ivey hem de Jalen Duren için kontrat uzatmalarına sıcak bakmadığı yönünde. Bu durum, iki genç oyuncunun konsantrasyonunu etkileyebilir.
Bununla birlikte, Pistons cephesinde tek endişe bu değil. Geçtiğimiz yıl Yılın 6. Adamı ödülünü kıl payı kaçıran Malik Beasley, yaz döneminde yaşadığı saha dışı sorunlarla gündeme geldi. Eğer bu durum soyunma odası atmosferine yansırsa, takımın kimyasını bozabilir. Koç Monty Williams’ın burada liderlik becerisi çok önemli olacak. Williams, Phoenix Suns döneminde olduğu gibi genç oyuncularla güçlü iletişim kurarak istikrar sağlamaya çalışıyor. Pistons, geçen sezon savunmada orta seviye bir takımdı, ancak hücumda top paylaşımını geliştirdikçe ligdeki en dengeli kadrolardan birine dönüşüyor.
⚖️ Genel Değerlendirme: Farklı Yönlerde Giden İki Organizasyon
Chicago Bulls ve Detroit Pistons, Doğu Konferansı’nın iki farklı hikâyesini temsil ediyor. Bir tarafta yıllardır aynı döngüde sıkışmış, ne gerileyen ne de yükselebilen bir takım; diğer tarafta genç çekirdeğiyle yukarıya tırmanan, modern basketbolun gerekliliklerine adapte olmuş bir proje.
Chicago, Vucevic’in tecrübesi ve Giddey’nin oyun kuruculuğu etrafında bir “denge takımı” olmaya çalışıyor, ancak bu formülün tavanı sınırlı. Bulls’un yeniden yapılanma kararı almadığı sürece orta sıralara hapsolması kaçınılmaz görünüyor. Detroit ise, Cunningham liderliğinde hem kimyaya hem sürekliliğe yatırım yapıyor. Beasley’nin çevresel sorunları ve kontrat belirsizliklerine rağmen, Pistons’ın vizyonu çok daha net: genç, hızlı ve kolektif.
Bu maç, NBA’in iki farklı geleceğe bakan takımı arasında bir aynaya dönüşecek. Chicago hâlâ geçmişin gölgesinden kurtulmaya çalışırken, Detroit geleceğini adım adım şekillendiriyor. Bir yanda “ne tam iyi, ne tam kötü” bir kimlik; diğer yanda yeniden doğan, inşa eden bir proje. Sonuç ne olursa olsun, bu karşılaşma Doğu’daki güç değişiminin sembolü olacak.

