Türkoğlu: “Yabancı Sayısını Kulüplerle Tartışabiliriz.”

Türkoğlu: “Yabancı Sayısını Kulüplerle Tartışabiliriz.”

21 Mayıs 2020 Kapalı Yazar: baskethaber basket

Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, Milliyet’e özel bir röportaj verdi.

ING Basketbol Süper Ligi‘nin iptal edilmesi, önümüzdeki sezonda değiştirilmesi gündeme gelen yabancı kuralı ve milli takım kariyerindeki unutulmaz anlar hakkında açıklamalarda bulundu.

Anadolu Efes Coachu Ergin Ataman’ın aceleyle alınmış bir karar eleştirisi var ama oyuncular ise hep olumlu görüş bildiriyor. Gerçekten bu kararı aceleyle mi aldınız?

Bu pandeminin başlangıcını hatırlayalım. Biz bu risk oluştuğu anda sadece 1 vaka varken, seyircisiz oynama kararı aldık. Maçları da her türlü önlemi alarak sporcularımızın hiç riske girmeyeceği şekilde oynattık. O sırada bize gelen eleştiriler, ‘Avrupa’da maçlar iptal edildi, siz niye oynatıyorsunuz’ şeklindeydi. Sayın bakanlarımızla yaptığımız istişareler sonucunda maçların bu şekilde oynanmasının da vaka sayısına bağlı olarak risk oluşturacağına karar verdiğimizde ligi sonlandırdık. Ligi sonlandırdığımız Mart ayının ortasından son kararı açıkladığımız güne kadar çok detaylı araştırmalar, çalışmalar, görüşmeler yapıldı. Acele etsek hemen iptal kararını da açıklardık. Bu döneme kadar bekleme nedenimiz, süreçle ilgili gelişmeleri takip etmek, önümüzü görebilmekti. Ama bu virüsle ilgili olan belirsizlik ve kalan sürenin tüm takımların yeniden toplanıp çalışmaya başlaması için yeterli olmaması sonucu bu karar ortaya çıktı. Bu konuda herkesin eleştiri yapma hakkı vardır, saygı çerçevesinde olduğu sürece. Biz kulüp yöneticileriyle, yani başkan ve kulübü yöneten idarecilerle yaptığımız görüşmelerde 16 takımın 13 tanesinin isteği bu yönde olunca, biz de değerlendirmemizi yapıp, bu kararı verdik.

Geçen yıl yine kulüplerle görüşmüş ve yabancı sayısını 6’dan 5’e indirmiştiniz. Milli Takım Coachu Ufuk Sarıca 4+1’i tekrar gündeme getirdi. Bu da olasılıklar arasında mı?

Biz her türlü teklife açığız. Ufuk Sarıca hem milli takım hem de Pınar Karşıyaka’nın antrenörü olarak fikrini beyan etmiş. Onun fikirlerine de saygı duyuyoruz. Bu konu da daha önce olduğu gibi kulüplerin talepleri doğrultusunda yeniden gündeme gelebilir. Oturup tartışırız bunu, bize neler katabilir diye. Markamıza bir olumsuz süreç yaşatır mı diye düşünürüz. Ama senin de söylediğin gibi 6’dan 5’e indirmemiz bile Türk oyuncuların dakikalarını ciddi şekilde artırdı. Bu ileriki yıllarda hem bu arkadaşlarımızın kendi kariyerlerine hem de milli takıma olumlu yansıyacaktır.

NBA demişken Last Dance gündemde ve tekrar Jordan mı, Kobe mi, LeBron mu tartışmaları çıktı. Sizce?

Bana kızım hep sorardı dünyanın en iyi oyuncusu kim diye, ben de Michael Jordan derdim. Ama yaşları küçük olanlar izledikleri gördükleri oyuncuları söylüyorlar. 13-14 yaşındaki çocuklara sorduğunuzda Curry der, çünkü onun şampiyonluklarını izledi. Daha sonra LeBron, Kobe, Harden, Durant gibi isimlerin öne çıktığı dönemler olmuştu ama ben hep kızıma Jordan dedim. Ondan sonra da Kobe gelir. Şimdi Last Dance’ı izledikçe o da Jordan’ın ne kadar inanılmaz bir basketbolcu olduğunu anladı. Ben onunla karşılıklı da oynamıştım. Aslında basketbolda hiç heyecanlanan insan olmamıştım ama ona karşı ciddi şekilde heyecanlanmıştım. Sonuçta geçmişten bu yana takip edip hayranı olduğunuz bir isimle karşı karşıyasınız. Hatta rahmetli Dodo (Doğan Hakyemez) maçı izliyordu ve Jordan ile birbirimizi savunduğumuz anları fotoğraflamıştı. Hayatım boyunca unutamayacağım anlardan bir tanesiydi.

2001’de mi yoksa 2010’da mı finale gelmek daha zordu?

2010 diyebilirim. 2001 gelmiş geçmiş en iyi kadro olabilir. O kadrodaki her oyuncu 2000’den bu yana çok büyük başarılar elde etti. Benim ve Mehmet’in NBA’deki başarılarımız, Mirsad ve İbrahim’in Avrupa’da başardıkları, Kerem ile Hüseyin’in hem Avrupa hem Türkiye, Ömer Onan’ın Türkiye’de elde ettikleri, Haluk Yıldırım, Orhun ve Harun abilerin, Kaya Peker’in, Asım Pars’ın uzun süre Türk Basketbolu’na kattıklarını düşünün. Basketbolun bu noktasına gelmesinde çok büyük rol üstlenmiş insan topluluğu diyebiliriz. Başımızda da Aydın Örs gibi bir usta vardı. 2010 daha genç bir kadroydu. Belki kimsenin final beklentisi yoktu belki ama 2001’deki kadrodan bekleniyordu… 2010’da da inanılmaz bir performans sergilemiştik finale kadar. Finalde de yener miydik, yenilir miydik bilmiyorum ama bir gün dinlenme şansımız olsa çok daha farklı bir final oynardık diye düşünüyorum. Sırbistan maçında Kerem’in tarihi turnikesi ardından Semih’in parmaklarının ucuyla yaptığı blok… O maçın ardından salondan çıkışımız ve normalde sadece 5 dakikalık otel yolunu 2 saatte geçmemiz, otel lobisinde yine kalabalık bir grup tarafından karşılanmamız ve uyumak için odalara geçişimizin saat 5’i bulması. Adrenalin nedeniyle kimsenin doğru dürüst uyuyamaması… Hatta ben tek tek tüm takımı arayıp artık yatmamız lazım, final oynayacağız demiştim sabahın 5’inde… Öyle olunca tabii ki bu da finale yansıdı.

O zaman sizin son 20 yılın en iyi kadrosu seçiminizde de 2001 kadrosu daha öne çıkacak gibi…

Kesinlikle öyle. Guard pozisyonunda Kerem Tunçeri son 20 yıla damga vurmuştu. 2001’de de Orhun abi sakatlandıktan sonra sorumluluk almıştı. 2 numarada Harun abiyi de söylesek, İbo’yu da söylesek hata yapmamış oluruz. 4-5 pozisyonlarında Mirsad, Mehmet, Hüseyin çok büyük işler yapmışlardı. Bir de ilkleri başaran takımdı o. Zaten onun için de halk tarafından daha farklı bir yene konmuştu o takım ve aradan 20 yıl geçse de hala herkesin konuştuğu takım olarak gündemde kalıyor.

Enerjiniz de müthişti ama… Hırvatistan maçında Mirsad’ın rakip benchin önüne giderek söylediklerinin ardından sizin cengaver gibi ortaya atlamanız da aklımızda…

Ya zaten başımıza ne geldiyse Mirsad’ın yüzünden geldi… Mirsad’ın olduğu her yerde biz bunları hep yaşıyoruz… Gerginlik olmadan biten maçımız yoktu. Ama onun enerjisine gerçekten hayrandım. Her zaman kazanmak isteyen, hep takımı ateşleyen bir isim oldu. Türk Basketbolu’nun en iyi 4 numarasıydı bence. Birlikte çok iş başarmıştık. Tabii ki öyle gerginlik olunca da kardeşimi yalnız bırakamazdım, o nereye biz oraya…